12 Haziran 2016 Pazar

THE CARDİNAL


Film bize kisacasi,yolu Rahiplikten baslayarak,Kardinal olmaya kadar uzanan Stephen Fermoyle'nin hayatını,kardinal olabilmek için nelerden vazgeçip,neleri yaptığını bize aktarmaktadır.

Stephen Fermoyle,Boston da doğup büyüyen ve Katolik bir rahip olma hayaliyle Roma'ya eğitime giden,egitimini tamamladıktan sonra da Kardinaller Birligine katılma hevesiyle tekrar Amerika'ya dönen bir adamdır.Fakat hayalini kurduğu bu rütbeye ulaşmak onun sandığı kadar da kolay değildir.Eve döndüğünde buna en cok sevinen kucuk kız kardeşi Mona olmuştur,cunku onun açık fikirliligine ve tecrübelerine ihtiyacı vardır.Sevdigi adamla evlenebilmesi için hem ailesini hem de Beni'yi(sevgilisi) ikna etmesi gerekmektedir.Fermoyle başlarda bunu başarmış gibi görünse de daha sonradan işler bozulmuştur.

Stephen bu arada Boston da bir kilisede rahip olarak çalışmaya başlamıştır.Mona bir gün onun yanina gelerek,gunah çıkarmak istemiştir ve perdenin arkasından ona Beni ile birlikte olduğunu söylemiştir ve bu durumu sadece onunla evlenebilmek için yaptığını da söylemiştir.Stephen ise abi olarak değil de,rahip olarak vermesi gereken cevabı vermiştir.Bunun üzerine  Mona evi terk edip gitmiştir.
Stephen bu durumdan hep kendisini sorumlu tutmustur ve bu yüzden her zaman Mona 'yi aramıştır.

Stephen ve abisi bir gün Mona'yi bulduklarında,o çok kotu bir haldedir ve hamiledir,acilen onu hastaneye goturmuslerdir.Doktor doğumun cok riskli olduğunu,ya annenin ya da bebeğin olabileceğini söylemiştir.Karar vermek Stephen'e  kalmıştır.Stephan Tanrı tarafından verilen bir canı,yine Tanri'nin alabileceğini ve o çocuğun yasam hakkını elinden alamayacağını söylemiştir.Kiz kardeşinden vazgecerek,onun evlilik dısi olan çocuğunu tercih etmiştir.

Bu durumun ağırlığına dayanamayan Stephen,rahipligi bırakmayi dusunmustur ve bir sure dusunmek için Avusturya ya gitmiştir.Stephen burda da yaşadığı aşk yüzünden bir tercih yapmak zorunda kalmıştır.Ya sevdiği kadin Annimerie ya da rahipligi seçmek zorunda kalmıştır,ikisinin bir arada yurumeyecegini anlayan Fermoyle,sevdigi kadindan vazgeçerek rahiplige devam etme kararı almıştır.
Bunun gibi bir sürü tercihlere geçen bir dönem sonunda Stephen Fermoyle Kardinal olmayı haketmis ve olmuştur.

Bugünlere gelebilmesi için bir çok şeyden vazgeçen Fermoyle,yaptigi tercihler,vazgectigi durumlar sayesinde sonunda hayallerine ulaşıp Kardinal olabilmistir.

Bizde eğer hayallerimize ulaşmak istiyorsak;vazgececegimiz,feda edeceğimiz şeyleri iyi secmemiz gerekir,cunku yaptığımız her bir tercih hayatımızın basamaklarını olusturan taşlardır.Eger taşları doğru yerleştirirsek,basamaklarimiz sağlam olur ve ufak sarsıntılarda yikilmayiz.
Fermoyle'nin yaptığı tercihler onu nasıl Kardinal olmaya kadar goturduyse, bizim tercihlerimiz de bizi hayal ettiğimiz yere göturecektir.

"Hiçbir hayal dizlerimiz kanamadan gerçekleşmez ".

The Cardinal(Kardinal)
Yönetmen =Otto Preminger
Oyuncular=John Huston,Tom Tryon,John Saxon,Carol Lynley 
Senaryo=Henry Morton Robinson 
Ülke =ABD
Yapim=1963
Süre =175 dk
Tur=Savaş,Tarihi 

Kadriye TOPAL 

OKUMAK,OKUMAK,OKUMAK


Okumak,bize bu dünya da neden bulunduğumuz hatırlatan bir eylemdir.İlahi kitaplarda da yazdığı gibi "oku"emri verilmiştir,tum insanlığa.Bize verilen bu gözlerin hakkını verebilmek için okumamiz gerekmektedir.

Okumak,bu hayatı anlamamizi ve hayatin tadını cikarmamizi sağlar.Okumayan,okumayi sevmeyen bir insan yarım bir insandır.Edebiyat sevgisi olmayan kişi,siradan boş bir insan olmaktan farklı olmaz.

Romanlar,siirler bizi gerçek dünyadan uzaklaştırarak,hayal dünyamızda daha fazla yaşamamizi sağlar ve hayal dünyamizi zenginleştirir farklı bakış açıları yaratır bizlere.
Hayal dünyaları zengin olan insanlar,hayatta da başarılı olan insanlar olurlar ve onlar yaratıcı insanlardır,farklarini her yerde belli ederler .

Sıradan,bos bir insan olmak istemiyorsaniz,okumaya önem vermeniz gerekir.Okumayi seven bir insan yazmayı da sever ve bu onun hayatına yeni bir yön kazandırabilir.

Geniş bir hayal gücü ve yazma yeteneği hayatta daha başarılı olma şansı ve kendine guven duymayı sağlar.
Kısacası okumak,kisiye yeni bir kisilik kazandirir,okumanin kıymetini bilmek gerekir.

"Bir insana,okuma aşkı ve onu tatmin edecek kitap verin ;emin olun bu adam mutlu olacaktır". 
                               (Sır.John Herschell)

Kadriye TOPAL 

EL YAZMALARİ YANMAZ


El Yazmaları Yanmaz filmi,İran rejiminin çok baskın bir şekilde yaşandığı,1995'li yıllarda yazar ve gazetecilere planlanan suikastlerin perde arkasını anlatmaktadır.

Morteza ve Khoswor önemli bir görev için tutulmuş iki kiralık katildir.Bunlarin gorevi hapishanedeyken,devlet karşıtı yazılar yazan Kasra'yi öldürmektir,yalniz bunun bir suikast olduğu anlaşılmamalıdır.İntihar susu vererek,Kasra'yi ortadan kaldırmaları gerekmektedir.

Kasra'nin öldürülmek istenmesi,emniyet güçlerinin Kasra'nin devlet karşıtı yazılarını öğrenmesiyle başlamıştır.Ancak iki kiralık katilin işi o kadar da kolay değildir.Kasra başına gelecekleri önceden tahmin ettiği için,yazdigi yazıların kopyalarını birçok yazar arkadaşına da vermiştir.
Bunların içinde Kian ve Foushadre de bulunmaktadır.Morteza ve Khoswor öncelikle kopyaların bulunduğu yazarları bularak ve o kopyaları alarak ise başlamışlardır.Yazilarin kopyalarını aldıktan sonra,yazarlari turlu eziyetlerle öldürmektedirler.

Khoswor,aslinda bu işleri yapmayı isteyen bir adam değildir, ancak çocuğu hasta ve acilen ameliyat olması gerektiği ve ameliyat için de büyük miktarda bir para gerektiği için kiralık katil olmayı kabul etmiştir.Morteza ile de bu sebepten calismaya başlamıştır.

Kian ve Foushadre'yi çeşit eziyetlerle öldürüp,kopyalari aldıktan sonra polis teşkilatına teslim etmişlerdir.
Kasra'ya ne oldugu henüz bilinmemektedir.
Khoswor ise son cinayetinden sonra düşünmeye başlamıştır,acaba karısının karısının dedikleri doğru mudur?çocuğu onun yüzünden mi hasta olmuştur?.Bu dusunceler onu sarmaya başlamıştır ve hiç arkasına bile bakmadan,hicbir şey olmamış gibi olay yerinden uzaklaşmıştır.

Özgürlük kazanılması gereken çok zor bir kavramdır.Baskici bir toplumun ve yönetimin olduğu bir yerde özgür olabilmek,ozgurce hareket edebilmek çok zordur.
Farklılıklara ve değişimlere açık olmayan  toplumlar her zaman geri kalmışliga mahkumdurlar.Sanata ve kültüre önem vermeyenler,ancak kaba kuvvetle işlerini halletmektedirler.

"Sanatın olmadığı yerde,gelismislikte olmaz".

El Yazmaları Yanmaz (Dast-Neveshtehaa Nemisoozand)
Yönetmen=Mohammad Rasoulof
Oyuncular=Belirtilmemiş 
Senaryo=Mohammad Rasoulof 
Ülke=İran
Yapim=2013
Süre=125 dk 
Tur=Dram,Politik 

Kadriye TOPAL 

HAYAT -SANS - MUTLULUK


"Hayat bize sunulan en büyük armağandır"

Hayatta her insanın "en büyük şansım dedigi şeyler"farklıdır.Kimi için bu "ailesidir",kimi için "sevgilisi -kocasidir",kimi için "arkadaşlarıdır"ve kimi için de "hayatta olmak,sadece nefes almak bile "onun için en büyük şanstır."Şans kelimesinin anlamı ise kişiden kişiye değişmektedir.

Bu hayatın içinde mutluluklar ve üzüntüler de vardır.Uzuntulerle,cok kolay şekilde karşılaşabiliriz ama "mutluluklar bize asla altın tepside sunulmaz".Mutluluklara ulaşabilmemiz için her zaman aşmamız gereken engeller vardır.Ulasmak istediğimiz mutluluğu kendimiz seçeriz,bu şansı kendimiz yaratiriz ya da bize sunulan şansı doğru değerlendirerek mutluluğu elde ederiz.

Mutluluk,uzuntu gibi çok kolay çıkmaz karşımıza.Mutlu olabilmek için kimi zaman ellerimiz kanayana,dizlerimiz parçalanana kadar uğraşmamız gerekir.

Mutluluk,hicbir zaman pes etmemeyi,yenilip yeniden denemeyi ve yıkılıp yeniden ayağa kalkmayi gerektirir.Cunku hayat,tam pes ettiğimizi dusundugumuz anda karşımıza yeni şanslar çıkartabilir ve mutluluğun kapılarını bize aralayabilir.

Mutluluğu bulmak ve mutlu yaşamak istiyorsak eğer,sahip olmamız gereken bazı nitelikler vardır."Saygı,sevgi,guven,inanc ve açık,ozgur fikirli olmak" gibi.Bunlara sahip olursak,hem özel hayatımız da hem de iş,okul ve sivil hayatımız da çok daha fazla mutlu olma şansı yakalayabiliriz.

"Mutluluk ne kadar zor olsa da son ana kadar denemekten sakin vazgecme"...

Kadriye TOPAL 

THE LADY İN THE VAN


Film bize, başkarakterlerinden olan yazar Alan Bennett tarafından anlatılmaktadır.Film de Alan Bennett ve Margaret Shepherd arasında yaşanan ve kimi zaman komik,kimi zaman da dramatik şekilde anlatılan zoraki komşuluktan bahsedilmektedir.

Alan Bennett,yeni taşındığı evinin yakınında,sari bir karavanda yaşayan yaşlı bir kadın görünce çok şaşırmıştır.Semt sakinlerinden,o kadının her hafta bir kişinin evinin önünde karavaniyla yaşadığını öğrenmiştir.Semt sakinlerinin de kadına yardım olsun diye,ona yiyecek ve giyecekler goturduklerini de öğrenmiştir.Fakat Bayan Shepherd'den çoğu kişi rahatsızdır ve onun semtlerinden defolup,gitmesini istemektedirler.

Bir gün sıra Alan Bennett'e de gelmiştir ve onun evinin önüne taşınmıştır.Bir haftalığına geldiği o yerde 15 yılını geçirmiştir.Alan Bennett'le mecburi dost olmuşlardır,Bennett onun her ihtiyacında yanında olmaya calismis ve isteklerini yapmak için cabalamistir.

Alan Bennett de kendi içinde iki kişi olarak yaşamaktadır.Birisi konuşma işlemini dış işleri hallederken,diger Bennett yazma işlemini halletmektedir.15 yıl boyunca Bennett ve Bayan Shepherd'in başından geçenleri yazar olan Bennett yazmıştır.

Alan Bennett bir gün Bayan Shepherd hakkında hic bilmedigi  bir çok gerçek öğrenmiştir.Bayan Shepherd'in bir rahibe oldugunu,piyano çalmayı çok sevdiğini ve su anki halinde olmasının nedeninin,yillar önce yaptigi bir kazadan dolayı olduğunu öğrenmiştir.Bayan Shepherd'in çarptığı adamın aslında  onun carpmasi yüzünden değil de zaten o çarpmadan önce öldüğünü acı bir şekilde öğrenmiştir.

Bayan Shepherd bir gün karavaninda ölü bulunmuştur ve Alan Bennett'in de yardımıyla cenazesi yapılarak gomulmustur.Bayan Shepherd'in hikayesi böylelikle son bulmuştur ve Alan Bennett de romanını tamamlamış olmuştur.

Filmde bize sunulan bilgi; hayallerini gerçekleştiremeyen insanlarin,hayal kırıklığı yaşayarak kendilerini ve hayatlarını mahvetmeleridir.Korkular ve baskılar yüzünden piyano çalamayan,calmayi bırakan Bayan Shepherd bize bunun en güzel örneğidir.İnsanlarin önüne engeller koymaktansa,onlari destekleyici ve yol gösterici olmak gerekmektedir.

Rahibe olduğu için,piyano çalmasına izin verilmeyen Bayan Shepherd belki izin verilseydi iyi bir piyanocu olabilirdi ve hayatı çok baska şekilde yasayabilirdi.

"Hayallerin önüne perde cekmektense,cekilen perdeleri aralamak gerekir".

The Lady İn The Van (Zoraki Komşu)
Yönetmen=Nicholas Hytner
Oyuncular=Maggie Smith,Alex Jennings,Dominie Cooper
Senaryo=Alan Bennett 
Ülke=İngiltere 
Yapim=2015
Süre=104 dk
Tur=Biyografi,Dram

Kadriye TOPAL 

EL LOBO/WOLF


El Lobo/Wolf filmi bize hem geçmişimiz hem de bugünumuz hakkinda sorular sordurmayi başaran bir filmdir.Filmde "Kurt"lakaplı Txema'nin başına gelenler ve onun neden olduğu olaylar anlatılmaktadır.

1970'li yılların başında Franco diktatörlüğü ve faşist baskısının olduğu bir dönemde,ETA örgütünün baş gösterdiği Bask bolgesinde,karisi ve çocuğuyla kendi halinde yaşayan Txema,ETA orgutunun operasyonlarına katılmayan ama onlara saygı duyan bir adamdır.
Bir gece bir arkadaşının ETA orgutunden iki kişiyi evine getirmesiyle olaylar oluşmaya başlamıştır.Txema'nin evinde kalan o iki kişinin bir sonraki gün özgürlükleri için meydan da bomba patlatmasıyla bir çok kişi yaralanmış ve ölenler olmuştur.Bu olay üzerine İspanya polisi Txema ve karısını gözaltına almışlardır.Txema ETA orgutune yardım etmekten dolayı suçlanmaktadır.Sorgusunda bunu ne kadar inkar etse de,karisinin cok korkmuş olduğunu dusunup yalvarsa da ona inanmamislardir.Bunun üzerine İspanya Gizli Servisi ona bir teklifte bulunmuşlardır.ETA'nin içine sızıp,onlara gizli bilgiler verirse onu ve karısını serbest birakacaklarini söylemişlerdir .Txema bu teklifi ilk başta  kabul etmek istemese de yoksulluk ve polis baskısından dolayı kabul etmek zorunda kalmıştır.Karisi Txema'nin böyle bir şey yaptığını öğrenince ondan boşanmak istemiş ve bir daha asla onunla görüşmek istememiştir.

Txema yavaş yavaş ETA dan bazı kişilerin güvenini kazanarak,onlarin içine sızmaya başlamıştır.Duzenlenen bir partide Amaia adlı bir kızla tanışmıştır ve onunla birlikte olmuşlardır ama aklı ve kalbi hala karisindadir.Onu arada bir de olsa sesini duymak için aramaktadır.
Txema'yi ETA'nin içine girmeye yönlendiren Ricardo ve yardımcısı,duzenli olarak Txema ile irtibata geçmişlerdir ve ondan ETA'nin planlarıyla ilgili bilgileri almışlardır.ETA eylemlerini gerçekleştirmeden,bir şekilde engellenmeye başlanmıştır.Bu durum ETA da da şüphe uyandırmaya başlamıştır.Txema gayet dikkatli bir şekilde hem ETA orgutunu,hem de istihbarat teşkilatıni idare etmektedir.
Txema bu süreç içerisinde,ETA orgutunun de kendi içinde bölündüğünu keşfetmiştir.Buyuk lider ile sonunda tanismistir,Nelson orgutun en önemli lideridir ama Nelson'la dusunceleri çakışan orgut üyeleri de bulunmaktadır.Nelson,kendi liderliğine zarar gelmemesi için o üyeleri ortadan kaldırtmaktadır.

Txema bütün büyük liderlerin adresine ve bilgilerine ulasmistir ve bunu hemen Ricardo'ya vermiştir.Ricardo bunun üzerine istediği bilgilere ulaştığı için"Kurt"la yani Txema ile artık işinin bittiğini ve gerisini kendilerinin halledecegini söylemiştir.Txema buna itiraz ederek,elindeki bilgilerle orgutu cokertebileceklerini ve tamamen yok edebileceklerini soylemistir.Ricardo ise amaçlarının orgutu tamamen çökertmek olmadığını söylemiştir, çünkü o düzenin işlemesi için ve onların görevlerini yapabilmeleri için o orgute ihtiyaçları vardır.
Bir gün istihbarat yonetiminin degismesiyle birlikte ETA orgutune bir baskın düzenlenmeye karar verilmistir ve Kurt'a bile haber verilmemiştir.Ricardo haber verilmesini istese de kesinlikle reddedilmiştir.Ona artık gerek kalmadığını,catisma da olup olmeyeceginin fark etmediği söylenmiştir.Bunun üzerine operasyon yapılmıştır.Orgutun bir çok elemanı tutuklanmış ve bir çoğu da oldurulmustur.Kurt kendini zor kurtarmıştır ve istihbaratı arayarak nasıl böyle bir şey yapabildiklerini,onun canını nasıl tehlikeye atabildiklerini sormuştur.Karsi taraftaki kişi ona bir süre buralardan uzaklaşmasını ve gözden kaybolmasını söylemiştir.
Txema onların dediğini yapmıştır,fakat tekrar geri döndüğünde ise başına hiç ummadığı şeyler gelmiştir.Hem istihbarat teşkilatı,hem de ETA orgutu onu ajan olmakla suclamislardir.İstihbarat teşkilatı istediklerine ulaşmışlar ve Nelson'u yaklaşmışlardır.Kurt Operasyonu bu zamana kadar ki en başarılı operasyon olma özelliğini kazanmıştır.
Txema da bu olaylar üzerine kaçarak yüzünü,goruntusunu ve kimliğini değiştirerek onlardan kurtulmayı başarmıştır. Onu ne kadar arasalar da artık "Kurt"yok olmuştur ve onu bir daha asla bulamamışlardır.
Kurt hiç bir şekilde iz bırakmadan kayiplara karışmıştır.

Filmin bize vermek istediği mesaj her grup,her kurum kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmektedir.Film de de anlatıldığı gibi ETA orgutu kendi özgürlükleri için mücadele etmekte,istihbarat teşkilatı da kendi siyasi yaşamını surdurmek için politikalar uygulamaktadır.Bunlarin tam ortasında olan "Kurt"ise iki taraf için de kendi çıkarları doğrultusunda kullanılmış bir ajan olarak ortaya çıkmaktadır.

Film bize geçmişimizi ve geleceğimizi sorgulatmaktadır.Gecmiste yaşanan olaylar şimdiki zamana nasıl yansımıştır bunların hesaplaşmasını bize yaptırmaktadır.
İzlememiz ısrarla tavsiye edilir...

El Lobo/Wolf(Kurt)
Yönetmen=Miguel Courtois
Oyuncular=Eduardo Noriega,Melanie Doutey,Jose Coronado
Senaryo=Antonio Onetti
Ülke=İspanya 
Yapim=2004
Sure =125 dk
Tur=Gerilim 

Kadriye TOPAL 

ÇÖL KRALİÇESİ


Çöl Kraliçesi,hayatta tek başına kendi ayaklarının üzerinde durmaya çalışan ve hiç bir şekilde mücadelesinden vazgecmeyen bir kadının (atase'nin),aşk ve yolculuklarla dolu hayatını bize aktarmaktadır.

Baş kahramanımız olan Gertrude Bell, İngilterede ki yaşamından sıkılmış ve İngiltere dışında ki hayata da merak salmaya başlamıştır.Bu merak duygusunu ve isteğini bir gün ailesiyle paylaşmıştır,ailesi başta istemese de sonradan kabul etmek zorunda kalmışlardır.
Gertrude Bell elcilikte görevli olarak Tahran'a gitmiştir ve orada yakın arkadaşı olan Florence ile vakit geçirmeye başlamıştır.Daha sonra elçilik sekreteri olan ve kendisinin koruması olarak görevlendirilen Henry Cadogan ile tanışmıştır.Onunla beraber Tahran'in önemli yerlerini,tarihi ve turistik mekanlarıni dolaşmaya başlamışlardır.Gertrude çok meraklı ve araştırmayı seven birisi olduğu için Henry ile bol bol sohbetleri olmuştur.Bell,oranin kültürel yapısını,sairlerini,mimari yapısını her şeyini öğrenmek istemektedir bunun için Henry ile çok sık bir araya gelmeye başlamışlardır.Bu bir araya gelmelerin sonucunda birbirlerine aşık olmuşlardır.Her ne kadar yakın arkadaşı Florence de Henry'e aşık olsada Gertrude duygularına karşı koyamamıştır.Bir gün ailesine mektup yazarak durumu izah etmiştir,Henry'e âşık olduğunu ve onunla evlenmek istediğini anlatmıştır.Uzun bir süre beklemenin ardından mektubuna cevap gelmiştir ve bunun üzerine Gertrude İngiltere'ye ailesinin yanina geri dönmek zorunda kalmıştır.Gitmeden önce Henry ile vedalasirken Henry ona bir kolyede bulunan bir kalbin yarısını vermiştir,diger yarısını da kendisine almıştır ve onu hiç bir zaman unutmayacağıni,omrunun sonuna kadar sevecegini soylemistir.
Gertrude eve döndüğünde ailesi,ozellikle babası tarafından çok sert bir tepkiyle karşılaşmıştır.Henry Cadogan la asla evlenmeyeceğini ve onun kendisine yakışır uygun biri olmadığını soylemistir.Gertrude bu duruma çok üzülmüştür.Uzun bir surenin ardından Gertrude 'e Tahran'dan bir mektup gelmiştir.Mektubun içinde Henry'nin intihar edip,oldugu yazmaktadır ve zarfın içinde yarışı Gertrude de olan kalbin yarısı bulunmaktadır.

Gertrude bu duruma çok fazla üzülmüştür ve artık aşık olup,kimseyi sevemeyecegini
bile düşünmüştür.Aradan biraz zaman geçtikten sonra Gertrude,Ortadogu'ya gidip orada ki kültürü,yasami ve çöl hayatını gormek istemiştir,bunun için yollara dusmustur.Yaninda en güvendiği ve en iyi yardımcısı,Ortadogu'yu çölleri iyi bilen Fattuh bulunmaktadır.Fattuhla beraber birçok siyasi engelleri aşarak,colleri geçmeyi başarmışlardır.Gertrude Bell'in nami çok çabuk yayılmaya başlamıştır.Herkes onun çöldeki kadın olduğunu konuşmaktadır.
Bir gün Osmanlının İngiliz Konsolosu olan Charles Wylie Bell'in yemeğe davet etmiştir ve eşiyle beraber onu agirlamislardir.Yemegin sonunda Wylie onun İngiltere için görevli olarak calismasini ve onlar için siyasi ataşe olmasını istemiştir.Gertrude bunu kabul etmemiş,kendisinden başkası için çalışmayacağını ve bu yolculuğu sadece kendisi için yaptığını soylemistir.Bunun üzerine Wylie,ona bir silah takımı hediye etmiştir o almak istemese de zorla vermiştir.
Gertrude oradan ayrılıp,yolculuguna,kesiflerine devam etmiştir.Hicbir zorluk onu bu yolculuğundan döndürememistir.Bir zaman sonra Gertrude ve Wylie sık sık gorusmeye başlamışlardır ve beraber vakit geçiriyor kadir.Boyle bir günde Wylie Gertrude 'i opmus ve ona aşık olduğunu itiraf etmistir.Gertrude bunu kabul etmemiş,kalbinde başka birisinin olduğunu ve bir daha da kimseye aşık olamayacağını söylemiştir.Wylie de bunu anlayışla karşılamıştır ve bir sure gorusmemislerdir.Fakat daha ilk karşılaşmalarında aralarında ki çekime engel olamamışlardır ve Wylie  ona karısından bosanacagini,onu çok sevdiğini ve onunla beraber olmak istediğini söylemiştir.Sonunda Gertrude de onu sevdiğini itiraf etmiştir.

Bir gün Wylie'nin savaş için gitmesi gerekmiştir ve uzun zaman Gertrude ondan haber alamamıştır.Bir akşam katıldığı bir davette,konuklardan bazılarının konuşmalarından Wylie'nin savastayken öldüğünü duymuştur ve bu duruma çok fazla üzülmüştür.Yine aynı durum olmuş ve yine sevdiği insanı kaybetmiştir.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen,Gertrude 21.y.y'in en etkili siyasi ataşelerinden biri olmuştur,bazi devletlerin kurulmasına, birbirleriyle ilişkilerinin düzelmesine fayda sağlamıştır .Ortadoğu ülkeleri tarafından "Çöl Kraliçesi" olarak anılmaya başlanmıştır.O her ne kadar bu unvanı kabul etmek istemese de adi "Çöl Kraliçesi" olarak kalmıştır.

Filmin bize anlatmak istediği; her ne kadar zorluklar yasasakta,yasam mucadelemizden,sevmekten ve yolculuklarimizdan vazgecmememizdir.Gertrude Bell'in "Çöl Kraliçesi" olması ne kadar zor olmuşsa bizim de bir ismimizin olması o kadar kolay olmayacaktır.Hayatta bir ismimizin olması ve bu ismimizle iyi bir imajla anılmak için,hangi zorlukları yaşamamız gerekiyorsa yaşamamız ve o "isme" sahip olmamız gerekmektedir.

Gertrude Bell nasıl "Çöl Kraliçesi" olmuşsa,Kadriye Topal da ileride ne olmasi gerekiyorsa mutlaka olmalıdır,mucadelesinden asla vazgecmemelidir.

Unutmamalıyız ki 
"Kalite asla tesadüf değildir"

Çöl Kraliçesi (Queen Of The Desert)
Yönetmen=Werner Herzog
Oyuncular=Nicole Kidman,Robert Pattinson,James Franco,Damian Lewis 
Senaryo=Werner Herzog 
Ülke =ABD
Yapim=2015
Sure=128 dk
Tur=Biyografi 
  
         Kadriye TOPAL